Yusuf YAVUZ YAZDI: "YİĞİT MUHTAÇ OLMUŞ KURU SOĞANA"
Muktedirlerin dilinden "Uzay vatan" lafı hiç düşmüyor ancak yerküredeki vatanda uyguladıkları plansızlık üzerine kurulu tarım politikaları nedeniyle ürün fiyatları bir el yakıyor, bir yıl ise elde kalıyor.
Patates ve soğan depolarına baskın yapılan günlerden (https://odatv4.com/hukumet-kuru-sogan-avina-cikti...), elde kalan ürünün kilosu 30-40 kuruşa satın alınıp Ramazan ayında yoksullaştırılan halka dağıtıldığı günlere geldik.
Soğan, Anadolu halkının binlerce yıllık öyküsünün tanığı. Soğan ekmeğe talim etmek kıt kanaat geçinebilmeyi, kuru soğana muhtaç olmak deyimi, yoksullaştırılmanın en dibini gösteriyor.
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli geçtiğimiz günlerde üreticinin elinde kalan patates ve soğanın TMO tarafından satın alınacağını ve bir kısmının ihtiyaç sahibi olan halka dağıtılacağını açıklamıştı.
Koronavirüs salgınının maliyetini büyük ölçüde halkın omuzlarına yükleyen iktidarın gereksiz projelere milyonlar ayırması, kamusal kaynakların doğru kullanılmadığının en çarpıcı göstergesi. Bir yanda patates soğana muhtaç hale getirilen milyonlar, diğer yanda ise milyarlarca liralık "itibar" şovları.
İlçe ilçe, şehir şehir, kamyon kamyon soğan patates dağıtımı başladı. Ramazan'ın ilk gününde Şanlıurfa'dan gelen görüntüler ise tepki çekti. Şanlıurfa'nın Hilvan İlçesi Kaymakamı Coşkun Doğan'ın, yoksul halka patates yardımı yaparken poz vermesi dikkat çekti.
Patates yardımıyla ilgili Kaymakamlığın internet sitesinde ise "Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN'ın Talimatlarıyla İlçemize Gönderilen 28 Ton Patates İhtiyaç Sahibi Vatandaşlarımıza Dağıtıldı" ifadelerine yer verildi.
Dün Hilvan'da yaşanan manzara birçok ilçede aynıydı. "Talimatla" gönderilen bir kamyon patates, adeta devlet töreniyle ve polis gözetiminde sıraya giren "yoksullara" kaymakamlıklar aracılığıyla dağıtıldı.
Patates yüklü kamyonlar adeta son zamanlarda bir çok il ve ilçede kurulan ya da gezici kamyonlarla hizmet veren "Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezleri" gibiydi.
"Cumhurbaşkanı'nın talimatlarının", 5-10 liralık patates-soğan torbalarının dağıtımına kadar indirgenmesi, en başta Cumhurbaşkanlığı kurumunun imajına zarar verecek bir yaklaşım.
Bu tablo aynı zamanda giderek daha da görünür olan ve kentlerde de yoğunlaşan ağır yoksulluğun devlet eliyle tescillenmesi anlamına geliyor.
Anadolu halkının soğan-ekmekle direnerek geçtiği zorlu zamanlarda onurunu koruyan tavrı, ozanların şiirleri ve halk türküleriyle sözlü geleneğin hafızasına kaydoldu.
Ancak gelinen noktada bir torba soğan ve patates alabilmek için jandarma-polis gözetiminde, yoksulluğu teşhir edilerek gözlere sokulduğu bir dönemi yaşıyoruz. Bu tablodan geleceğe bırakılabilecek onurlu bir öykü çıkmaz. Bilakis, onurları çiğnenmiş, gururları kırılmış, önce yoksullaştırılan, sonra da giderek yardıma bağımlı hale getirilen kitlelerin sancısı kalır...
Binlerce yıllık sosyal ve siyasi tarihin bir başka evresindeyiz şimdi. Zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyi olmayanların onur direnciyle bilince dönüşen toplumsal akış, yerini o zincirlerin varlığını sürdürebilmesi için biat kültürünün kalıcı olması için her şeyin meşrulaştırıldığı bir döneme evrildi.
Dünden aktarılan sesler zihnimizin ve hafızamızın duvarlarında başka türlü yankılanıyor şimdi:
"Yoksulun sırtından doyan doyana, doyan doyana
Bunu gören yürek nasıl dayana, nasıl dayana
Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana
Bilmem söylesem mi söylemesem mi..."
Aşık Mahsuni Şerif'in sesinden dinlemek için:
https://www.youtube.com/watch?v=Uz2cR0HgWvc