YUSUF YAVUZ YAZDI: ÇARŞILARINI YİTİREN DİLİNİ VE KÜLTÜRÜNÜ DE YİTİRİR

Çarşılarını yitiren bir toplum dilini ve kültürünü de yitirir…

Çarşı-Pazar deyimi günümüzde bazı ürün ve malların kalitesizliğini vurgulamak için kullanılır oldu. Malını ve ürününü öven tüccarlar, “Çarşı-Pazar malı değil” diye altını çizer oldu. Kuşkusuz bu vurgulamanın haksız sayılmayacağı durumlar da azımsanamaz. Hile, üçkâğıt ve her türlü dalavereyle her çeşit vurgunculuğun adresine dönüştürülen çarşılar yok değildi ancak bu istisnalar kaideyi bozmuyordu.

Türkler için çarşı ve pazarlar vazgeçilmezdir. Yalnızca ticari bir alışveriş değil, aynı zamanda kültürel ve sosyal bir araç da olan çarşılar, Türkistan’dan Balkanlara, Hicaz’dan Mısır’a, Kırım’dan Trakya’ya, Anadolu’dan Kafkaslara çok geniş bir coğrafyada hayatın nabzının attığı mekânlardı.

Anadolu’nun yitik zamanlarından izler taşıyan çarşılar aynı zamanda bu toprakların binlerce yıllık öykülerinin saklandığı canlı kütüphaneler gibiler. Zaman zaman bu öykülerin sayfalarını çevirip içinde kaybolmak her şeye rağmen halen büyüleyici. Çünkü bu öykü bizim, bu çarşılar bizim geçmişimiz ve geleceğimiz. Çünkü çarşılarını yitiren bir toplum, dilini, kültürünü ve hafızasını da yitirir…