YUSUF YAVUZ: İNSAN KONUŞMAYI KUŞLARDAN ÖĞRENDİ

İnsan konuşmayı kuşlardan öğrendi, susmayı kabullenişten…

Sahip olduğu coğrafi konumu ve iklimsel özelliğiyle üç kıt'anın kuş göç yolları üzerinde bulunan Türkiye’nin toplumsal hafızasında kuşlarla ilgili oldukça zengin bir sözlü kültür birikimi var…

Isparta’da Yukarı Köprüçay Havzası Yörüklerinin, ‘Takkalı Çavuş’ olarak adlandırdığı ibibik de o kuşlardan biri…

Evin bir ferdinden söz eder gibi gündelik yaşamın içinde coğrafyadan dile, dilden kültüre, kültürden ise toplumsal hafızaya kaydolan nice tür gibi onlar da eskisi gibi görünmez oldular…

Karar vericiler eliyle yerine konulan şey ise yalnızca kuru bir “kalkınma” söylemi…

Uyduruk ÇED raporları, yasak savıcı sahte koruma söylemleri ve her geçen gün yok olan canlı yaşam. Yaşamın pazarlığı olmaz. ÇED raporlarında "kuşların kanadı var başka yere uçup gidebilir, tavşanların üreme kabiliyeti var hızla çoğalabilir" yazarak yıkıma onay veriyorlar. Ancak o ağaç orada olduğu için, o böcek, o su, o kayalık orada olduğu için o kuşlar da oradalar...

Kuşlar insanlığın ortak hafızasıdır…

Milyonlarca yıldır içine doğduğumuz dünyada yaşamı paylaştığımız kuşların varlığı ne yazık ki her geçen gün azalıyor. Ancak özellikle insan kaynaklı etkilerin vahşet boyutuna ulaştığı bugünün dünyasında, kuşların varlığını sürdürebilmeleri için yalnızca gözlem yapmak yetmiyor.

Kontrolsüz kentleşme, HES'ler, vahşi madencilik, otoyollar ve ayak seslerini giderek daha çok duyduğumuz endüstriyel ormancılık gibi yıkım nedeni uygulamaların kurbanı olan kuşlar, milyarlarca yıllık yaşam yolculuklarının en zor günlerini yaşıyor...

"Su akar Türk bakar" sözleriyle milyonlarca yıllık döngüyle alay edenlerle, yaşamı felce uğratan vahşi projelerin altına imza atanların aynı eller olması şaşırtıcı değil elbette.

Asıl şaşırtıcı olan, yaşam felce uğratılırken buna seyirci kalanların bu seyri-mesel'le avunmuş görünmeleri...

Kuşların varlığının ortadan kalkmasını, yalnızca ekonomik göstergelerle açıklayan akılların unuttuğu bir gerçek de şu: Kuşlar giderse yaşamın çarkı durur!

Kuşlar giderse inciri unutun. Kuşlar giderse buğdayı, çamı, meşeyi unutun. Kuşlar giderse türküyü, masalı unutun…

Kuşları yalnızca 'gözleyerek' anmanın dışında da bir adım atıp, kısa süre sonra varlıklarını yalnızca doğa tarihi ansiklopedilerinde ya da müzelerde görebileceğimiz, yaşamın çevrimini sağlayan, dünyanın çarkını çeviren bu kadim canlıların varlıklarını sürdürebilmeleri için daha fazlasını yapmanın zamanı geldi de geçiyor bile…

En azından onların yaşamına dokunacak her türlü olumsuz etkiyi yapacak uygulamalarla size ulaşan ürün ya da hizmetleri sorgulayarak, giderek de onları tercih etmeyerek bir adım atmak hiç de zor değil…

Çünkü insan konuşmayı kuşlardan öğrendi. Susmayı kabullenişten...

Öyleyse bu yok oluşun sessiz tanığı olmayın.

Susmayın…

Sustukça bir kuş daha ölüyor...

Not:Dünya Kuşları Koruma Kurumu (BirdLife International), Avrupa genelinde 54 ülkeden binlerce uzman ve gönüllüyle hazırladığı Avrupa Kuşları Kırmızı Listesi’ni açıkladı. Bu çalışmaya göre Avrupa’daki her beş kuştan biri yok olma tehlikesiyle karşı karşıya…