
VATAN PARTİSİ'NDEKİ YOZLAŞMANIN PRATİĞİ
Vatan Partisi’ndeki Yozlaşmanın Pratiği
Son haftalarda kamuoyunda kendisinden en çok söz ettiren partilerden biri Vatan Partisi oldu. Tabii bunu söylerken bu partinin profesyonellerinin yaptığı gibi bir ‘’Herkes partiyi konuşuyor!’’ algısını kastetmiyorum. Yüzlerce devrimcinin istifasıyla başlayan bu son haftalardaki süreçte Vatan Partisi, özellikle içerisindeki ayyuka çıkmış vaziyetlerle gündemde bulunuyor.
İstifa eden isimler içerisinde geçmişteki görevleri ve donanımlarıyla öne çıkan devrimcileri bir kenara yazdığımızda çıkan ortak profil, aslında bu istifa dalgalarının sebeplerine dair bir tablo ortaya koyuyor.
-Yıldırım Koç
-Mehmet Bedri Gültekin
-Kamil Dede
-Hikmet Çiçek
Bu isimlerin hepsi genç yaşlarında sosyalizmi benimsemiş; THKO, THKP/C ve TİİKP gibi çevreleredahil olmuş isimlerdir.
Yıldırım Koç hocamız; Aydınlık’taki yazıları sevilerek takip edilen, partide genç-yaşlı herkesin sendikacılık konularındaki deneyiminden bir şeyler kapabilmek adına eğitimlerini iple çektiği bir isimdir. 12 Mart sonrasında, 9 Mart 1972 günü öldürülen THKP/C üyesi Koray Doğan’a bağlı grup içinde bulunmuştur. Kızıldere sonrası ODTÜ’de kurulup 3-4 yıl çalışmalarını sürdüren bir komitenin üyesiydi. Üniversitede Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamına karşı yürütülen bir kampanyada ihbar edilip hapse atılmış,sayısız sendikal çalışmada bulunmuş, 1977-78 arasında Devrimci Yol dergisinin yazı kurulunda yer almış, sayısız sendikada görev almış, 11 yıl Türk-İş Genel Başkan Danışmanlığı yapmıştır. Vatan Partisi’nde yıllarca başta İşçi-Sendika Bürosu Başkanlığı olmak üzere birçok görevde bulunmuştur.
Mehmet Bedri Gültekin de TİİKP tevkifatlarındaki en genç üyelerdendir. Partide en uzun süre yöneticilik yapan iki isimden biridir. Diğeri de bilindiği üzere Hasan Yalçın’dır.5 defa hapis yatan Doğu Perinçek’in 4 cezasında birlikte hapis yatmış, Ergenekon-Balyoz kumpaslarında birçok İşçi Partisi lideri gibi Amerikancı Gladyo tarafından hedef alınarak hapse atılmıştır.
Kamil Dede partinin emektarlarındandır. THKP/C davasında yargılanmış, uzun yıllar Aydınlık hareketinde en ön saflarda görev almış, İstanbul ve Ankara gibi iki koca şehrin İl Başkanlığı görevlerinde bulunmuş, sahte solun zaman zaman Mahir Çayan ve THKP/C geleneğine yönelik yaptığı kirletme ve değersizleştirme operasyonlarında bu geleneğin Anti-emperyalist çizgisini vurgulayarak bu operasyonları boşa çıkartmıştır.
Hikmet Çiçek de genç yaşında Proleter Devrimci Aydınlık hareketine dahil olmuş, idama mahkum edilmiş, 14 yıl hapis yatıp –bu süre zarfında çeşitli yayın organlarında yazmış- 1986’da tahliye edilip devrimci faaliyetlerine devam etmiş bir isimdir. Devrimci gazetecilik yönüyle bilinen ve özellikle Gladyo-kontrgerilla yapılanmalarının üzerine giden Çiçek, 14 yıl hapsin ardından Ergenekon-Balyoz kumpasları döneminde tekrar hapse atılmış, Amerikancı Gladyonun hedeflerinden biri olmuştur.
Bu İsimlerden Biden’cı Çıkar mı?
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, geçtiğimiz aylarda çıktığı bir programda kendisine ‘’Bir gizli serviste çalıştınız mı?’’ sorusu sorulurken sunucu şu ifadeyi kullandı: ‘’Sade bir gazetecinin ya da siyasetçinin ulaşamayacağı çok özel yerlere giriyorsunuz. Devletin kritik kademelerinden edindiğiniz özel bilgiler var. Bu kadar kritik belgelere ulaşırken de spesifik bir tehdit yaşamıyorsunuz.’’
Sayın Perinçek de kendisini ‘’Nasıl yaşamıyorum yahu, 14 yıl hapiste yatmışım.’’ şeklinde savundu.
Bu sefer birkaç hafta öncesinde, istifa açıklamaları bir bir gelirken tekrar bir programa çıkan Perinçek istifalar için şunları söyledi:
‘’Onlar niye beni benimsesin. Sizin bahsettiğiniz şahıslar da Vatan Partisi'nin 'HDP kapatılsın' programına karşı çıkan, Türk milletiyiz kavramını dışarı çıkartan Biden'ın, PKK'nın, FETÖ'nün dostu olan şahıslar.’’
Doğu Perinçek, Gladyo tarafından yaşatılan 14 yıllık mahpusluğunun neredeyse tamamında birlikte hapis yattığı arkadaşları Mehmet Bedri Gültekin’ler için bu tür ifadeleri kullanabilmiştir. Söz konusu suçlamaların ağırlığına ve içi boşluklarına dair ne yazık ki yazılacak bir şey yoktur.
Partideki kafa karışıklığı öyle bir boyuta gelmiştir ki;
FETÖ yapılanmalarını ifşa eden ve kumpaslarla hedef alınan Hikmet Çiçek, PKK’nın kirletip değersizleştirmeye çalıştığı Mahir Çayan geleneğinin kadrolarından ve Aydınlık hareketinin emekçilerinden Kamil Dede, PDA hareketinin en eski ve deneyimli kadrolarından olup neredeyse 14 yıl boyunca Perinçek’le hapis yatmış Mehmet Bedri Gültekin ve Türkiye sosyalist hareketinin sendikal alandaki bir emektarı olan Yıldırım Koç gibi isimlerin de içinde bulunduğu istifa eden üyeler bir çırpıda ‘’Biden’ın, PKK’nın, FETÖ’nün dostu’’ ilan edilmişlerdir.
Bu Yozlaşmayı Analiz Etmenin Önemi
Şüphesiz ki bu tür kökten dönüşümler bir gecede zuhur etmiyor. Parti tarihine ve özellikle son 5 yıldaki söylem değişikliklerine bakmak bu hususları kavramak adına çok önemlidir. Uzun yıllar sosyalist harekete damgasını vurmuş bu parti bir gecede bu hale gelmemiştir. Dönüşümü şahısların kimlikleri bünyesinde açıklamak da tarihsel materyalist bakış açısına aykırı olacaktır.
Asıl olan partilerin tabelaları veya kartvizitleri değil, partiyi parti yapan devrimci tavırlarıdır. Bu tavırlara ihanet içerisinde olan, Türkiye sosyalizmini siyasal İslamın payandası haline getirme çabası içerisine girenler; Aydınlık hareketinden kopmuş ve sonuç olarak devrimcilerin partiden birer birer istifasına sebebiyet vermişlerdir.
Bununla birlikte yüz yılı aşkın bir geçmişe sahip Türkiye sosyalist hareketinin bütün birikimi göstermiştir ki tarihin çarkları geriye dönmez. 2021 yılında VP yozlaşırken ayağa kalkan bu devrimci vicdan, sanki 12 Eylül yıllarındaymışız gibi bir örgütsüzlükle baş gösteremez. Bu yozlaşmanın analiz edilmesi ve yarınların teorisi üretilirken bu acı deneyimden çıkarılacak derslerin de dahil edilmesi yakıcı bir görevdir.