Geçen yıl bu günlerde,

Bolivya, Şili, Irak, Lübnan, İspanya, Gine, Hong Kong, İngiltere,    Ekvator, İran, Kamerun, Mısır, Venezuela, Fransa, Hollanda, Almanya, Gambiya ve Hindistan'da protestolar yükseliyordu.

Hollanda'da iklim protestosu, Şili'de başlayıp dünyaya yayılan Las Tesis, Basın özgürlüğü için Almanya'da başlayan protestolarla dünya ayakta idi.

Kadınların öncülüğünde insanlar, dayanılmaz yaşam koşullarına, gelecekten duydukları endişelere dikkat çekmek için, haydutlaşan devlet yönetimlerine karşı çıkıp, ayaklanıyorlardı..

Bu baş kaldırı bitmiş değil daha da yaygınlaşacak.

Salgınla birlikte yaşam koşullarındaki kötüleşme hem daha derinleşti hem de daha yaygınlaştı.

Salgından yararlanan haydut devlet yöneticileri, insanların can derdinden yararlanıp şimdilik biraz nefes aldılar.

Bu geçici felaketten yararlanmaları fazla uzun sürmeyecek.

Şirketleşen devlet, tarikatlaşan siyasi parti ve diğer örgüt yöneticileri, değişip gelişen üretici güçlerden uzaklaşıp yabancılaştılar.

Her büyük değişim öncesi yaşanan; şaşkınlık, çaresizlik ve saldırganlık onun için yaygınlaşıyor.

Devletlerin yöneticileri, azgınlıkla talan ettikleri ülkelerinde hala vurguna devam ediyorlar.

Ülkelerin başına çöreklenmiş yöneticiler, en büyük şaşkınlıkla savaşları destekleyip, yaygınlaştırmak şaşkınlığına da düşüyorlar. Savaş kışkırtıcılığı ve militarizm pompalanıyor.

Bu kötü gidiş, tüm dünyada, sorumlulukla, ayağı yere basan protestolarla göğüslenecek.

Kadınlar dünyadaki protestolarda ön saflarda yer alıyorlar.

Salgının neden olduğu psikolojik sorunlarla artan saldırganlık bile, kadınlara yöneliyor.

Onun için, tehlikenin büyüklüğü, kadınlar tarafından erkeklerden daha fazla fark ediliyor.

Kadınlar istemeseler bile, dünyanın yeniden kuruluşunun öncülüğünü yapacaklar.

Ülkemizde de kadınlarımız, ön saftalar.

Her tür güzellik de ancak kadınlarla, yaratılabilir. Geleceğin iyi olacağına dair umudumuz ve inancımızı kadınlarımız besleyip büyütüyor.

Merhaba kadınlar, merhaba dünyayı yaratanlar.